Bir Asker - Bir Diplomat Anı / Söyleşi Güven Erkaya Haz: Taner Baytok Doğan Kitap, 2001 |
Yukarıdaki başlık altında, memleketimizin kültürel sefaleti
dolayısıyla gözümüzden kaçan; önemli kimi kitapları hatırlatmaya çalışacağım.
Bu bağlamda, geçtiğimiz ay bütün yurtta ve dış
temsilciliklerde, özellikle de Akp diktatoryasının matbuatında 28 Şubat şenliklerine şahit olduk. Tam da
bugünlerde, 28 Şubat’ın Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’nın yakın
dostu Emekli Büyükelçi Taner Baytok ile
yaptıkları söyleşi kitap, “Bir Asker Bir Diplomat”ı okuyunca, dinci gürühun
hala büyük bir kinle saldırdığı Erkaya Paşanın da sıkı bir Natocu olduğunu
görmekteyiz.
Paşamıza göre, “Türkiye’nin Nato üyeliği, Rus emellerine set
çekilmesi açısından dahi Cumhuriyet tarihimizin en önemli dış politika
kararıdır.” Özal’ın cumhurbaşkanlığı günlerindeki Amerika gezilerinde,
diplomasi kurallarını hiçe sayıp ABD Dışişleri Bakanıyla yalnız başına görüşmesinden,
devlet adabı ve geleneklerin nasıl aşındırığına; Özal’ın Genelkurmay’a sormadan
nasıl Kuzey Irak’ı işgal planları yaptığına kadar epeyce anekdot bulmaktayız.
En acısı da, 90’lı yıllar boyunca Irak’a yönelik ABD ambargosunu Amerikalılara
ilk önerenin de Özal olduğunu görüyoruz.
1998 yılı civarında NTV’nin yeni yeni emeklemeye başladığı
günlerde, bir programda, Güven Erkaya Paşa, TSK içinden ilk kez bir komutanın
ağzından “12 Eylül’ün sola karşı dinciliği kullandığını itiraf etmişti.”
Bu kitapta da Paşa, komünizmle mücadelede dinden yararlanmak
isterken kantarın topuzunun kaçırıldığını kabul etmekte…
12 Eylül’ün sol reaksiyona karşı çıktığını da söylemekte… Ayrıca,
12 Eylül’le birlikte aşırı milliyetçiliğin de ülkenin yararına olabilecek bir doktrin ve
inanç düzeyine çekildiğini vurgulamakta... MHP’nin 80’lerden başlayarak, Türk-İslam
sentezini terk ederek Türkçü bir çizgiye evrilmesinin ipuçlarını da Güven
Erkaya’nın sözlerinde buluyoruz. 1992’deki BBP ayrılığı ile bu noktayı
ilişkilendirebiliriz.
Ölümünden hemen önce yapılan bu söyleşide, 2000 yılında,
Paşanın öngörüsüne göre, “2010-2015 yıllarında Fettullah Gülen ekibinin
Türkiye’de rejimi değiştirecek bir güce erişebileceğini düşünüyor”. Silahlı
kuvvetler ele geçirilmeden rejimin değiştirilemeyeceğini söylüyor. 2000
yılından baktığında Paşa, TSK’nin pasifize edilemeyeceğini düşünüyor.
Birinci Cumhuriyet’in açmazlarını oluşturan natoculuğun ve
sol düşmanlığının memleketi getirdiği hali, bu kitapta olanca açıklığıyla görüyoruz.
“Bir Asker- Bir Diplomat” okurunu bulamamış kitaplardan…
Okuyalım, Cumhuriyetin trajedisine tanıklık edelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder