Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

24 Mart 2012 Cumartesi

kapağı açılmamış kitaplar: Bir Asker Bir Diplomat


Bir Asker - Bir Diplomat
Anı / Söyleşi
Güven Erkaya
Haz: Taner Baytok
Doğan Kitap, 2001
Yukarıdaki başlık altında, memleketimizin kültürel sefaleti dolayısıyla gözümüzden kaçan; önemli kimi kitapları hatırlatmaya çalışacağım.

Bu bağlamda, geçtiğimiz ay bütün yurtta ve dış temsilciliklerde, özellikle de Akp diktatoryasının matbuatında  28 Şubat şenliklerine şahit olduk. Tam da bugünlerde, 28 Şubat’ın Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’nın yakın dostu  Emekli Büyükelçi Taner Baytok ile yaptıkları söyleşi kitap, “Bir Asker Bir Diplomat”ı okuyunca, dinci gürühun hala büyük bir kinle saldırdığı Erkaya Paşanın da sıkı bir Natocu olduğunu görmekteyiz.

Paşamıza göre, “Türkiye’nin Nato üyeliği, Rus emellerine set çekilmesi açısından dahi Cumhuriyet tarihimizin en önemli dış politika kararıdır.” Özal’ın cumhurbaşkanlığı günlerindeki Amerika gezilerinde, diplomasi kurallarını hiçe sayıp ABD Dışişleri Bakanıyla yalnız başına görüşmesinden, devlet adabı ve geleneklerin nasıl aşındırığına; Özal’ın Genelkurmay’a sormadan nasıl Kuzey Irak’ı işgal planları yaptığına kadar epeyce anekdot bulmaktayız. En acısı da, 90’lı yıllar boyunca Irak’a yönelik ABD ambargosunu Amerikalılara ilk önerenin de Özal olduğunu görüyoruz.

1998 yılı civarında NTV’nin yeni yeni emeklemeye başladığı günlerde, bir programda, Güven Erkaya Paşa, TSK içinden ilk kez bir komutanın ağzından “12 Eylül’ün sola karşı dinciliği kullandığını itiraf etmişti.
Bu kitapta da Paşa, komünizmle mücadelede dinden yararlanmak isterken kantarın topuzunun kaçırıldığını kabul etmekte…

12 Eylül’ün sol reaksiyona karşı çıktığını da söylemekte… Ayrıca, 12 Eylül’le birlikte aşırı milliyetçiliğin de  ülkenin yararına olabilecek bir doktrin ve inanç düzeyine çekildiğini vurgulamakta... MHP’nin 80’lerden başlayarak, Türk-İslam sentezini terk ederek Türkçü bir çizgiye evrilmesinin ipuçlarını da Güven Erkaya’nın sözlerinde buluyoruz. 1992’deki BBP ayrılığı ile bu noktayı ilişkilendirebiliriz.

Ölümünden hemen önce yapılan bu söyleşide, 2000 yılında, Paşanın öngörüsüne göre, “2010-2015 yıllarında Fettullah Gülen ekibinin Türkiye’de rejimi değiştirecek bir güce erişebileceğini düşünüyor”. Silahlı kuvvetler ele geçirilmeden rejimin değiştirilemeyeceğini söylüyor. 2000 yılından baktığında Paşa, TSK’nin pasifize edilemeyeceğini düşünüyor.

Birinci Cumhuriyet’in açmazlarını oluşturan natoculuğun ve sol düşmanlığının memleketi getirdiği hali, bu kitapta olanca açıklığıyla görüyoruz.

“Bir Asker- Bir Diplomat” okurunu bulamamış kitaplardan…
Okuyalım, Cumhuriyetin trajedisine tanıklık edelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder