Dünyanın Her Yeri Sahne Erkan Yücel anısı 1972-1994 Belgeler, Mektuplar, Yazılar, Fotoğraflar Kibele Yayınları, 2012 |
Mektuplar, belgeler, yazılar, fotoğraflar... Ankara’da
İtfaiye Meydanı arkasındaki küçük evlerden çıkan bir oyuncunun geride bıraktığı
izler. O, darbe sonrası kuşağın, 12 Eylülcülerin yaktırdığı Yorgun Savaşçı dizisinin bulunan bir kopyası sayesinde, 1993’te TRT’de izlediği 'kör onbaşı' Erkan
Yücel.
Türkiye’nin rönesansı olarak adlandırabileceğimiz altmışlı
ve yetmişli yıllarında; Pazarcık ovasında römork üzerine, Ege köylerinde
muhtarın ahırına sahne kuran bir tiyatrocu Erkan Yücel.
Dönem öyle bir dönem ki, 13 Aralık 1973 tarihli gazete
kupürü şöyle: “AST, kuruluşun 11. yıldönümünü mantı ve kuru fasülye partisi ile
kutlayacaktır.” Seyircisini öyle büyülemiştir ki AST’a gelen seyirciler
gişedeki görevliye “bu oyunda Erkan Yücel oynuyor mu” diyerek bilet almaya
karar verirmiş. Yılmaz Güney’in Endişe filmiyle 1975’te Altın Portakal’da
kazandığı en iyi erkek oyuncu ödülünü, Ege bölgesindeki tarım işçilerine
armağan olsun diye Toprak İş sendikasına vermiştir.
***
Erkan Yücel için
Yalçın Küçük şöyle demiştir: “Güzel sanatını Maoculukla harcamıştır. Ankara
Sanat Tiyatrosundan ayrılma nedeni de politik çizgi farklılığıdır.”
Maoculuk ve Aydınlıkçılıkla belirlediği politik çizgisi
özellikle sinemada istediği yere gelmesini engellemiştir. Ölümünden önce eşine
yazdığı bir mektupta şunları yazar:
“Ben sıkıntılarımı, özel meselelerimi açmam. Dağ gibi birikmiş dertlerim var. Hep içime atıyorum ama. Şu sanatçılık var ya… Şu bizim ülkede sanatçı olmak, devrimci sanat yapmak o kadar güç, o kadar dertli ve o kadar zevkli ki, dertlerimi açıp kimseyi korkutmak istemiyorum. Erkan bu kadar yetenekli de neden geniş kitleler önüne çıkamıyor diye hayıflanıyorsun. Belki de “canım kendi istemiyor” diyorsundur. Hiç biri değil. Mesela gıyabımda geçen bir tartışma
– Bu filmde bu rolü mutlaka Erkan oynamalı
– Aaa bak bu çok iyi olur
– E’mi
– Bakın onun sanatına bir şey diyemem ama…
– Ama ne?
– O, Maocu olarak tanınır, üstelik TİKP’dendir. Öbür fraksiyonlar ne der? Bu filmde T. Akan olacak.
Yani bunlar benden oportünist olmamı istiyorlar. Geçenlerde H. Refiğ de “Senin için ne cadı kazanları kaynatıyorlar” demişti.
“Şehir tiyatrosunu anlatsam… Ohooo. Yahu roman yazılır be. Hani düşünmedim de değil. Hele şu “Bereketli Topraklar”ın nasıl çekildiğini yazsam dudakların uçuklar... O yozlukları, o halkı aşağılayan tavırları… İyi aklıma geldi yazacağım.”***
Seksenli yılların ilk yarısındaki banker faciasını da “Banker
–Tanker” oyunuyla hicvetmiştir. Oyunu sahnelediği yer ise Gençlik Parkı Açık
Hava Tiyatrosudur. Darbe dönemi olmasına karşın oyunu 25 bin kişi izlemiştir.
Tiyatrosunun bir sahneye kavuşması için, 1980’de bütün
ekibiyle Alman Hastanesi’nin inşaatında çalışır. 1983’te bir günde 4 oyun
sergilediğim için sesi kısılır. Bu nedenle yanında devamlı iğne taşır.
***
İki kez girdiği Devlet Konservatuarı sınavını “çene
yapısında sorun var” gerekçesiyle kazanamayan Erkan Yücel, 12 Mart günlerinde,
polislere, işkenceli sorgularda hiçbir şey söylememiş. Polisler, “Öyleyse bize
bir oyun oyna bakalım!” dediklerinde de,
onlara Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti’nden SS’LERİ canlandıran bir sahneyi
oynamıştır.
Cezaevinden tahliye olduğunda, tiyatro çalışmalarının yoğunluğundan
kendi nişan yemeğine kendisi gidemeyip, yerine arkadaşı Halil Berktay’ı
gönderir. Nikah günü, film çekimi günüyle çakışınca memurun verdiği ilk günü
kabul edip nikahlandığını ailesine telgrafla bildirir. Aynı Halil Berktay, 10
yıl sonra Ah Bir Zengin Olsam oyununun galasına gider. Oyunu beğenmediği
için yarıda bırakıp çıkmıştır. Erkan Yücel bu duruma çok üzülür: “Biz onun
yazılarını beğenmediğimiz vakit, yarım mı bırakıyoruz, sonuna kadar okuyoruz” der.
***
Maocu dönekler, şu fani dünyada Erkan Yücel’den de utanmıyor.