Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

7 Ağustos 2012 Salı

Petrol hegemonyasında piyonlar:"kışkırtılmış birkaç müslüman"


Cihad Avrupa'ya Nasıl Ulaştı?
Balkanlar'da Allah'ın Savaşçıları
ve Gizli Servisler
Jürgen Elsasser
Çeviri: Emre Ertem
Nesnel Yayınları, 2008 (2005)
Soru: CIA'nın eski yöneticisi Robert Gates anılarında (From the Shadows), ABD gizli servisinin Afganistan'daki mücahitleri 24 Aralık 1979 tarihindeki Sovyet işgalinden altı ay önce desteklemeye başladığı yazıyor. Bu sırada siz başkan Carter'ın ulusal güvenlik danışmanıydınız. Sizin bu olayda bir rol oynadığınız doğru mu?
Zbigniew Brezinski: Evet. Resmi tarih yazımına göre CIA'nın mücahitlere yardımı Sovyet ordusunun 24 Aralık 1979 tarihinde Afganistan'a müdahalesiyle başladı, ama bugüne kadar gizli tutulan gerçek bundan tamamen farklı: Gerçekte başkan Carter Kabil'deki Sovyet yanlısı yönetime karşı savaşanların desteklenmesi yönündeki ilk direktifini 3 Temmuz 1979 tarihinde vermişti ve ben aynı gün yazdığım notta bu yardımın Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesine neden olacağını açıklamıştım.
(...)
Soru: Sovyetler Birliği, ABD'nin gizli operasyonlarına karşı Afganistan'a müdahale ettiğini açıkladığında kimse bu açıklmaya inanmamıştı. Bununla birlikte bu iddianın bir temeli vardı. Bugün hiç pişmanlık duyuyor musunuz?
Brezinski: Pişmanlık duymak mı? Bu gizli operasyon mükemmel bir fikirdi. Bu operasyon sonunda Ruslar Afganistan'da sıkışıp kaldılar. Bunun için pişman olamamı mı bekliyorsunuz? Sovyetler'in sınırı geçtiği gün başkan Carter'a bir not yazdım: "Artık Sovyetler'e kendi Vietnam'ını hazırlama imkanına kavuştuk." Moskova yaklaşık on yıl süren ve yönetim için taşınması zor bir hale gelen, halkı moral çöküntüsüne sevk eden ve sonunda Sovyet imparatorluğunun çöküğüne yol açan bir sorunla karşı karşıya kaldı.
Soru: Radikal islamcıları desteklediğiniz, onlara silah sağlayıp onları eğittiğiniz için de pişman değil misiniz?
Brezinski: Dünya tarihi için de hangisi daha önemlidir? Taliban mı yoksa Sovyet imparatorluğunun çökmesi mi? Kışkırtılmış birkaç Müslüman mı yoksa Orta Avrupa'nın özgürleşmesi ve "Soğuk Savaş"ın bitmesi mi?

Zbigniew Brezinski ile röportaj, Le Nouvel Observateuer (Paris), 15. - 21.01.1998 (*)

Ortadoğu çöllerinde iki kurnaz
İki farklı çıkar grubunun işbirliği bugün anlaşılmaz görünen kimi başlıkları biraz olsun netleştirecektir. Taraflardan birisi yüzyıllara dayanan bir din içindeki mezhep ve iktidar mücadelesine; diğeri ise sanayi devrimi ile değeri gittikçe artan enerji ihtiyacı ve doğal enerji kaynakları üzerindeki hegemonya mücadelesi içerisinde. Birinin dinle diğerinin ise zaten kendisine ait olduğunu düşündüğü petrol ile çok sorunu yok.

Bu düzlemlerin karşı tarafında soğuk savaşın gölgesinde yeşerip kendi yoluna gitmiş olanlar bulunmakta...

Afganistan, Yugoslavya, (Çeçenistan), Irak, Libya... Suriye (savaş sürüyor)
ABD ve Nato üyesi ülkelerin Ortadoğu'daki gerici iktidar ve yerel liderlerle işbirliği Baas fırtınasına karşı oluştu. Ortadoğu'da Sovyetlerin gölgesinde gelişen bağımsızlıkçı ve Arap milliyetçisi söylemi merkezine alan radikal subaylara karşı Batı geleneksel-dini söylemi destekledi. 1990'larda dilden düşmeyen ünlü "yeşil kuşak"tı bu. Sovyetlerin sınırı olan müslüman çoğunluğun yaşadığı ülkelerde ABD'yi ve Batı'yı tutacak fanatik dini iktidarlar kurmak hedefleniyordu.
Sovyetler Birliği'nin desteklediği Merkezi Kabil hükümetine karşı savaşan mücahitlere 1980'ler boyunca ABD ve Suudi Arabistan tarafından yapılan yardımın toplam miktarı 6 milyar USD'dir. (*)
Bu yeşil kuşağın ilk hedefi Afganistan oldu. Afganistan'da devrimle iktidara gelen Afganistan Demokratik Halk Partisi'ne karşı ABD yerel gerici aşiretleri desteklemeye başladı. İktidarın şehirler dışında güçlenmesine izin vermeyen taşralı gericiler ile hükumetin çatışmasına karşı Sovyetler açıktan desteğini koymaktan çekinmedi. Sovyetler Birliğinin çözülüşü ülkede otoriteyi Taliban'ın eline geçirdi. (1996)
Yugoslavya
Yugoslavya'da 80'lerde fitillenen etnik ve dini ayrımcılıklara rağmen önde gelen siyasi liderler bir anlaşma sağladı. Bu sırada ABD'ye giden Aliya İzzetbegoviç antlaşmadan vazgeçtiklerini bir faks ile bildirdi. İçsavaş kısa bir süre sonra eski Yugoslavya'nın kalbini sardı.
Mücahitler Yugoslavya'da ABD ve Nato ülkeleri tarafından 1980'li yıllarda Afganistan'da olduğu gibi desteklendiler. Aynı Afganistan'da olduğu gibi Bosna iç savaşında Müslümanlar "iyiler" olarak kabul gördü.(*)
Dönemin Alman hükümeti de çatışmaları destekledi. ABD, Almanya, Suudi Arabistan, Katar, İran ve Türkiye'nin parasal ve askeri desteğini alan Aliya İzzetbegoviç islami bir ülke kurmak istiyordu.

Kurduğu parti yakın zamana kadar iktidarda yer aldı. Ülkenin yönetici kadrolarına adamlarını yerleştirdi ve ülke dışından gelen silah, adam ve parayı yıllarca kontrol etti. Yurtdışından gelen mücahitlere Bosna pasaportu ve kimliği veriliyor, gelen paralardan maaşlar bağlanıyordu. (Bu uygulamalar çok tanıdık geliyor olabilir)

Batı'nın medya yalanları ile iç savaşın bütün suçları Sırplara kaldı. Afganistan'da Sovyetlere karşı savaşan mücahitler burada da yerlerini aldılar. Sonradan kurulacak olan El-kaide mücahitleri de bu savaşlara katıldı. İç savaşın bitimi ile bu mücahitler dağıldı. Bir kısmı yeniden Afganistan'a döndü, bir kısmı ise Çeçenistan'a gitti.

Irak
El-kaide ismi ilk kez 11 Eylül saldırıları ile duyuldu. Bu saldırı bahane edilerek kangrenleşmiş Saddam iktidarı hedef alındı. bununla birlikte vitrinde Taliban'ı hedef alan ancak orta asya enerji kaynaklarını hedefleyen Afganistan işgali geldi.
Dünya petrol rezervlerinin büyük bölümünün bulunduğu Basra körfezi, ABD için çok büyük stratejik önem taşımaktadır. ABD, 2000 yılında ithal ettiği petrolün dörtte birini bölgeden sağlamıştır. Washington, Irak'ın işgalini, ABD'nin en önemli petrol ortağı komşu Suudi Arabistan'da bu ortaklığa zarar verebilecek gelişmelerin ortaya çıkması durumunda bu ülkeye vakit kaybetmeden müdahale edebilmek için bir gereklilik görmekteydi. Ama bundan daha önemlisi, ABD'nin Şatüllarap Bölgesi çevresindeki rezervleri tam olarak kontrol etmeye başlamasının, ABD'nin Uzakdoğu'daki en önemli rakipleri olan ve petrol ithalatlarının %90'nını bölgeden sağlayan Çin ve Japonya'yı baskı altında tutulmasına sağlayacak olmasıydı. (*)
Irak işgalinin başarıya ulaşması ile direniş örgütleyen baasçılar ile özellikle Şiilere yönelik katliamlarla El-kaide'nin adı sıkça duyuldu. El-kaide ayrıca Irak'a giden Türkiyeli tır şoförlerini de katletti.

Libya
2011'de ABD, Fransa ve İngiltere'nin gerçekleştirdiği muhalefete destek amaçlı hava saldırıları ile Kaddafi güçleri iç savaşı kaybetti. İç savaşta Batı'nın desteklediği gruplar içerisinde El-kaide'nin de yer aldığı sıkça tekrarlandı. Katar ve Suudi destekli mücahitlerin Libya'da çatışmalarda ön saflarda yer aldığı artık herkesçe biliniyor. ABD nereyi işgal etse orada El-kaide/mücahitler kendiliğinden ortaya çıkıyordu.

Ve Suriye
Libya'da iç savaşın bitimi ile buradaki kışkırtılmış müslümanlar tedavi ve dinlenme amaçlı Türkiye'ye geldi. Süreçle bu dinlenmenin ülkemizin güney sınırlarında olacağı anlaşılıyordu. Burada eğitilen mücahitler Suriye'den gelen muhalifler ile iç savaşı başlattılar. Ekonomisi batık Türkiye'ye nereden geldiği belli olmayan on milyar dolarlar muhtemelen savaşı desteklemek için Katar ve Suudi Arabistan'dan geldi. ABD ise işe biraz daha uzak kalmakla birlikte uluslararası planda Suriye'deki Esad iktidarına karşı kamuoyu oluşturmaya çalışıyor. Karşılığında ABD Ortadoğu'da demokratikleşmiş bir ülke bulacak: "Bütün enerji kaynaklarını ABD'ye açan, enerji yollarının güvenliğini sağlayan ve İsrail ile barışık bir kukla devlet." (Kışkırtılmış Selefiler ise Şii desteğindeki bir Nusayri iktidarını yıkmış olacaklar. Sebep oldukları mezhep kavgası ile de tarihe çoğu masum insanın kanı ile yıkanmış bir sayfa ekliyorlar.)
---
(*) Cihad Avrupa'ya Nasıl Ulaştı? Balkanlar'da Allah'ın Savaşçıları ve Gizli Servisler; Jürgen Elsasser; Çeviri: Emre Ertem, Nesnel Yayınları, 2008 (Birinci basım Almanca 2005)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder