Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

26 Nisan 2012 Perşembe

Takva'dan Yeraltı'na

Yalnızım, evet, herkes yalnızdır, yalnızız. ... 
Bütün ihtifallarımızda yalnızlıklarımız çarpışıyor.
Hatta kendi kendimizle mücadelelerimizde bile kendilerimiz ... 
birbirine karşı yalnızdır.

Yalnızız  (1951, Roman), Peyami Safa

Hepimizin yaşamında özel dönem ve kırılmalar olur.  Bu dönemler biriktirilmiş, bekletilmiş ama bilince çıkartılmamış onca başlığın ortaya dökülmesine sebep olurlar. Dökülenler kimilerimizde sahibini kaçışsız bırakır. Hatta bu geçici süreçler bazen kangren halinde süreğen bir hal almış da olabilir. Böyle dönemlerin her kişide kendine özgü durumlardır. Yaşanan sürecin hissettirdikleri paylaşılamadığın da oluşan hislerden en başatı yalnızlıktır. Kişiler benci yorumları aşamadıkların da çoğu insanın öyle yada böyle hissettiği bu tür gerilimler, açmazlar, ayrışmalar ve çatışmalar kişinin üstün/aşağılık bir varlık olduğuna dair bir inanca da sebep olabilir. 

Yukarı sağ köşedeki alıntı bir tür ergen mızmızlanması olarak değil. Yazının girişinde 'ihtifallarımız'ın nedenlerine ve her kişide gösterdiği farklılık ve bu farklılıklar üzerine vurgu öncesi kısa biri girizgahtır.

İki Muharrem: Takva (2005, Yön: Özer Kızıltan), Yeraltı (2012, Yön: Zeki Demirkubuz)
Muharrem, iki filimde de baş kahramanın adı; çelişkiler, belirsizlikler yumağına düşmüş iki karakteri. Yine de aralarında ciddi bir fark var: Takva'daki Muharrem geçmiş geleneksel toplumun ikilemlerini (günah-sevap, iyi-kötü, melek-şeytan) düşmüş, Yeraltın'daki Muharrem ise modern zamanların ikilemiden daha çok karmaşa belirsizlik ve sıkıntı olarak görünen karanlığına gömülmüş.

Takva: Deli, Divane, Derviş
Takva, 2005, Yön: Ömer Kızıltan
Katı dini düşüncelerin dışında homojen olmayan din yorumları (örneğin kimi sufi gruplar, Mevlevilik, Bektaşilik) insanlardaki "ikilik" üzerine durmuşlardır. Kişinin 'insan-ı kamil' olmanın yolu bu ikilikleri aşmadan geçer.*

Dini yorumların daha sert ve kesin olduğu gruplarda ise 'Takva' (Allah korkusu) öne çıkar. Muharrem dini kuralları şaşmaz bir şekilde sahiplenmiş, kendisi ile aynı dergahtan olan bir patronun yanında çalışmaktadır. Muharrem ibadetlerini kaçırmayan, yaşamını dini inanışına göre kurmaya çalışan bir adamdır. Dergahın mülklerinin kira gelirlerini takip etmesi için Muharrem görevlendirilir. Bundan sonra ise bütün gelişmeler ard arda gerçekleşir.

Muharrem ona öğretilmiş olan ideallerin gürül gürül akan dünya içerisinde nasıl geçersiz olduğunu gördükçe iç-dünyasına daha da kapanır. Durgun dünyasına kapandıkça da fırtınalar durmaz olur. Yine de Muharrem 'arıza' bir örnektir. Yine dergah içerisinden kendi kafasına göre takılan 'eskiler'den bir genç sürekli ortaya çıkar. O deli divane olmuştur. Hoş görülür ama umursanmaz.

Kritik dönemlerinde çoğu kişi için dini açıklamalar yeterli olabilmektedir. Geleneksel toplumda arızalar ya deli ya divane yada derviş olurlar. Daha uç örneklerin ise içine şeytan girmiş oluyor.

Geleneksel toplumun bu sürece dair kısıtları basitleştirilmiş anlatımıyla bunlar... Gelelim diğer Muharremimize

Yeraltı, 2012, Yön: Zeki Demirkubuz 
Yeraltı: Kaybeden, Tutunamayan, Kıl Adam

Modernleşmenin yan ürünleri geleneksel toplumun yan ürünlerinden farksızdı. Yerini bulamamış, kendine bir anlam oluşturamamış ve içinde olduğu toplumun kural ve değerleri ile sürekli başı sıkıntıda olan... Bu uyumsuzluk bilmemekten kaynaklı değil. Tam tersine iyi bilmekten kaynaklı doğmaktadır. Ahlaki/doğru olan ile yanlış/kötü olana dair uyumsuzluklarla anlaşamayan kişinin 'olan' karşısında savrulmasıdır. 

İlk olarak ergenlik sıkıntıları ile görünse bile bu geçicidir. Yaş aldıkça iyice belirginleşmesi ile ergenlik damgasından kurtulur.

Kimileri için cazip bu alanın içerisindeki kişi için bir sürekli yıkımı, koordinatsızlığı, yersizliği üretir. Yeraltı adamımız modern hayatın yan ürünüdür. Krizler aşıldıkça oluşturulamayan dinginlik yeni krizlere yaklaşırken benliği iyice sıkıp gevşeterek kişisinde huzursuzluğa sebep olur.

Yalnızdır. Yalnızızdır ve bu savaş ancak 'yalnızlığımızla' kazanıldığında bir anlam ifade edecektir.

Hangi filim karakterimizin size yakın olduğu ise size kalmıştır.
(*) Bu ikiliğe bir örnek Alevi-Bektaşi ozanlarından Nimri Dede'nin "İkilik kinini içimden atıp / Özde ben bir insan olmaya geldim / Taht kuralı ariflerin gönlüne / Sözde ben bir insan olmaya geldim" Arif Sağ'ın yorumuyla Sözde ben Bir İnsan Olmaya Geldim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder